• mufitonbasi@gmail.com
  • 0530 052 84 88

HABER DETAYI

20 Temmuz 2011 13:07

Çubuk gençliği nereye koşuyor?

suayip yaman

Çubuk gençliği nereye koşuyor?

İlçemizdeki madde bağımlısı çocukların yaş ortalaması maalesef şimdilerde 10-13’lere düştü.

İLÇE GENÇLİĞİ NEREYE KOŞUYOR ?

Şuayip YAMAN

Ülkemizde ahlaki, manevi, sosyal ve kültürel değerler tahrip edilmekte ve hızla dejenere olmaktadır. Bunda mevcut eğitim politikalarının, televizyon dizilerinin ve özellikle de internet sitelerinin de büyük etkisi vardır. Bunlara paralel olarak aile bağları da zayıfladı.

 Devletin en küçük nüvesi olan ailede genelde saygı-sevgi yok. Küçük-büyük belli değil. Çocuklar kimi zaman anneye “cadı”, babaya ise “moruk” diye hitap ediyor. Saygılı çocukları tenzih ederim. Kimse kimseye bir söz söyleyemiyor. Herkes kendini haklı görüyor. Bu eğitim meselesidir. Eğitim ailede başlar, okulda gelişir, çevrede olgunlaşır. Bu nedenle bu üçgen çocukların hayatta iyi bir insan olması için çok önemlidir.

Toplum ise ahlaki değerlerin tahrip edilmesine seyirci kalmış, “adam sendecilik” ve “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” zihniyeti en yüksek seviyeye çıkmıştır. İnternet, medya yoluyla ahlaki ve manevi değerler tahrip edilmeye devam etmektedir.

 Bunların sonucu okul, aile ve çevre üçgeninde şiddet giderek tırmanmakta ve ülkemizde madde ve alkol bağımlılığı giderek artmaktadır. Televizyonlarda oynayan diziler toplumumuzun ahlak ve manevi değerlerini tahrip etmektedir. Gençlerimize kötü alışkanlıkları özendiren bu TV dizileri tembelliği, miskinliği, üretmeden tüketmeyi ve zamanlarını boşa geçirme alışkanlıkları edindirmektedir. Özelliklede medyada, 10-13 ve hatta 3 yaşındaki kız çocuklarının tecavüze ve tacize uğradıklarını içeren haberlerin yer alması ahlaki tahribatın boyutlarını bütün çıplaklığı ile ortaya sermektedir?

 Ülkede aileler dağılıyor. Çocuklar suç makinesi haline geliyor. Esrar ve eroin gibi maddeler peynir-ekmek gibi sokaklarda satılıyor. Uyuşturucu, ilköğretim okullarına kadar inmiş durumda. Dolandırıcı, hırsız şebekeleri ve tefeciler cirit atıyor. İcra ve iflaslar intihara sürüklüyor. Hunharca cinayetler ve tecavüzler tüyler ürpertiyor. Toplumda büyüklere saygı, küçüklere sevgi yok. Çocuklar aile büyüklerinden, okulda öğretmenlerden, çevrede akrabalardan, büyüklerden, polisten korkmuyorlar.

 Yüzde 99’u Müslüman olan bu ülkede böyle olaylar neden olur? Bizi yönetenlerin şapkalarını önüne koyup düşünmeleri gerekmez mi?

 Ülkemizde olduğu gibi ilçemizde de hemen hemen aynı sorunları yaşıyoruz. Etkililer ve yetkililer genel olarak seyrediyor. Ta ki kendi çocuklarına sıra gelinceye kadar bekliyorlar. O zaman da “atı alan Üsküdar’ı geçiyor.” Zamanla bu sorunlar önlem alınmadığı için üst üste katlanıyor çığ gibi büyümeye devam ediyor.

İLÇEDE NEDEN BAŞARILI SPORCULAR YETİŞMİYOR?

 İstanbul’un taşında toprağında dünyaca ünlü futbolcular yetişirken, zengin doğası ve yeşil sahaları ile zengin olan ilçemizde neden sporcu yetişmiyor?

 İlçede sporun hemen her branşında yetenekli ve başarılı olabilecek gençlerimiz kendilerini ispatlama imkânı bulamamaktadır. İstanbul‘un taşında toprağında dünyaca ünlü sporcular yetişirken, yeşil, tertemiz havası ve spor yapmaya elverişli arazisi olan ilçemizde neden başarılı sporcular yetişmiyor?

 Kişisel imkanları ve becerileri ile Ankara’daki spor kulüplerine giden gençlerimiz ise bir müddet sonra maddi ve manevi imkansızlıklar sonucu bu etkinliklerini bırakmak zorunda kalıyorlar. Çünkü herkes kendi derdinde ve o çocuklara sahip çıkılmıyor.

 Yüz bine yaklaşan nüfusu ile İlçemizde spor yapacak alanlar ülke geneline göre daha çok olmasına rağmen sadece Çubuk Şehir Stadı, Kapalı Spor Salonu, 5 halı saha ve 3 basketbol sahası ile sınırlı kalmıştır.

 Halbuki hemen her mahalleye, içinde; Basketbol, voleybol, çim ve halı sahaların yer aldığı spor kompleksleri yapılabilirdi. Bunu düşünen hiçbir zihniyet şimdiye kadar Çubuk’ta yönetime gelemedi veya getirilmedi. Bu gidişle de olmayacak gibi.

ŞEHİR STADI “İŞ MERKEZİ” OLACAKMIŞ !..

 İlçemizde spor kompleksi yapılabilecek araziler hala mevcut. Örneğin: Kargın Çayırları, Ömercik Çayırları, Sünlü Çayırları, Gökçedere Çayırları, Esenboğa Çayırları, Elören Yaylası, Yıldırım Aydoğan Yaylası …gibi mekanlar hala bakir bir şekilde atıl olarak duruyor. Sahip çıkılmazsa onları da kaybedeceğiz.

 Buralara çeşitli ve çok amaçlı spor tesisleri yapılabilir. Ama bu konuda ciddi bir çalışma yok.

 Hatta olanları da kaybetmek üzereyiz. Aldığım bir duyuma göre Çubuk Şehir Stadı TOKİ’ye verilecekmiş. Yıkılıp yerine İş Merkezi yapılacakmış. Yalnız bir şartla, yeni bir stat yapılmadan yıkılmayacakmış. Duyunca çok üzüldüm. Bu stat tarihi bir stat .. İnsanların burada hatıraları var.

 Bu stadın olduğu yer “At Çayırı” olarak bilinir. Burası geçmişte tarihi güreşlere ve cirit oyunlarına mekan olan bir yerdir. İlçe halkının bir zamanlar harmana konduğu ve oyun oynadığı bir yerdir. İlçede hayvancılığın revaçta olduğu yıllarda insanlar,besi hayvanlarını çobana otlatması için burada teslim ederlerdi. Ayrıca sosyal ve kültürel imkânların olmadığı dönemlerde burası gençlerin spor ve sosyal faaliyet alanları idi.

 Çubukspor bir zamanlar bu mekânda tarih yazmıştı. Burası aynı zamanda Çubuk’un oksijen deposudur. Stadın yıkılarak betonlaştırılması Çubuk için acı bir kayıptır. Duyumum İnşallah yanlıştır. Ayrıca iş merkezlerinin şehir merkezinin dışında yapılması ve hatta mevcut işyerlerinin dışarıya çıkarılması gerekir. Çünkü çağdaş kentlerde böyledir.

MADDE BAĞIMLILARI HIZLA ARTIYOR

 1999 yılında madde bağımlılarının sayısı sadece 4 idi. Etkili ve yetkililerin olayı küçümsemeleri ve vurdumduymazlıkları bugün nereye geldiğimizi çarpıcı bir şekilde açıklamaktadır.

 İlçemizdeki madde bağımlısı çocukların yaş ortalaması maalesef şimdilerde 10-13’lere düştü. Bu ise çok tehlikeli, bir o kadar da düşündürücü bir durumdur. Önlem alınmazsa geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi kaybederiz. Bunun da vebalinden kurtulamayız.

 Sorunlu çocukların topluma kazandırılması amacıyla 2008’in Haziran’ında ÇUDEF’in (Çubuk Dernekler Federasyonu) önderliğinde Taş Bina’da (şimdiki Belediye Binası) düzenlenen toplantıya ilçede faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve meslek kuruluşlarının temsilcileri katılmış, hararetli konuşma ve tartışmaların sonunda birtakım ilke kararları alınmış, bir de komisyon kurulmuştu. Sonuçta ‘sorunlu çocuklara’ sahip çıkılacaktı.

 O günden bugüne yaklaşık üç yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen alınan kararlar sözde kalmış, sorunlu çocuklara yenileri eklenmiştir. Hem de fazlasıyla..

 İlçedeki ahlaki, manevi, sosyal ve kültürel yapı son yıllarda hızla değişmeye başladı. Bunun en önemli nedeni de ‘Metropol İlçe’ olmamızdan kaynaklanan ve hızla artan dengesiz göçtür. Metropol İlçe olduğumuz 23 Temmuz 2004 tarihinden bugüne 27 vilayetten 30 bin göç aldık. Bu rakam ilçemize ülke çapında en fazla göç alan ilçe unvanını da beraberinde getirmiştir. Metropol öncesi ilçede varoşlar yokken, maalesef şimdilerde var.

 İşsizlik, başıboşluk ve sahipsizlik çocukları kötü yola düşürüyor. Televizyonlar çocukları kötü etkiliyor. Çocuklar TV dizilerindeki mafya rolündeki şahsiyetleri kendilerine örnek olarak gösteriyor. Bu da mafya babası olma hayalini ortaya çıkarıyor. İlçemizde bu tür arkadaş grupları varmış, şimdiden ufak tefek sürtüşmeler de başlamış. Gençler kendilerini bu şekilde ispat etmeye çalışıyorlar. Kısacası şiddeti özendiren bir kültüre sahibiz.

 Alkol ve madde bağımlılığı iç içe geçmiş durumda.. Okullardaki sorunlu çocukların ailelerinde de bir sorun var. Bu ailelerle birebir görüşmek ve sorunları birlikte çözmek gerekir.

 İlçede ‘bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ zihniyeti hakim. Hiçbir kimse sorumluluk almak istemiyor. Neme lazımcılık almış yürümüş..   Oysa ilçede yaşayan herkes kendinde bir sorumluluk aramalı..

 Madde bağımlısı gençler bir takım maddeleri kullanarak kendilerini kanıtlamak istemekte, bunun içinde tiner, bally, esrar, hap (extacy), eroin içmekte bunları da çeşitli yollarla elde etmektedirler. İşsizlik, yoksulluk, ailenin kopukluğu, ilgisizlik, başıboşluk, eğitim ve ekonomik sorunlar bu çocukların önündeki en büyük tehlikedir.

 Gelecek, çocuklarımız için çok zor. Ailelerin çocuklarına gücü yetmiyor. Parayı bulamayan çocuk dilencilik, hırsızlık, gasp ve darp yapacak hatta fuhuş batağına saplanacaktır.. Ve hatta ebeveynini dövecektir. Bunlar maalesef kaçınılmaz gerçeklerdir.

 Çubuk’ta birileri çevreye rahatsızlık ve zarar veriyor. Vatandaş bunları bildiği halde polise gidemiyor. Çünkü korkuyor, çekiniyor, bazen de nasıl olsa dikkate alınmıyor diye ihbar edemiyor. Bu konuda vatandaşın, emniyete ve adliyeye güvenmesi ve bunun sonucunda güvenmesi gerekir.

İNTERNET SİTELERİ ZARAR VERİYOR

 İnternet siteleri amacına uygun olarak kullanıldığında tam bir bilgi hazinesidir. Bu suretle hem bilgi dağarcığımızı genişletiriz. Hem dünyada ve hem de ülkemizde olup bitenlerden haberdar oluruz..Fakat internet sitelerini başka amaçlar için kullanırsak ya da yasaklı sitelere girersek hem kendimize, hem ailemize ve hem de topluma zarar veririz. Bunun sonucunda da maalesef aile faciaları yaşarız. Bu nedenle internet sitelerinin ve kullanıcılarının sürekli kontrol edilmesi gerekir. Çevremizde kötü örneklerini görmek mümkün..

BU ÇOCUKLAR BİZİM

 Çocuklarınızın gözlerine bakın. Huzur, mutluluk, heyecan, umut, güven, sevgi ve saygı görebiliyor musunuz? Çocuğun eline para vermekle, altına bisiklet almakla olmuyor? Onunla bir arkadaş olmak ve onunla sorunlarını dinlemek lazım.

 Sorunlu çocuklar bizim çocuklarımız, bunlara sahip çıkmalıyız. Bunları dövmekle, sövmekle, cezalandırmakla kazanamayız. Bilakis kaybederiz.

 Hani bir atasözü vardır; “Bülbül güle götürür, karga pisliğe götürür.” Benim çocuğum yapmaz demeyin! Çocuklarınızı takip edin, arkadaşlarını tanıyın. Gerekirse arkadaşlarını kendiniz seçin.

 10-13 yaşlarındaki çocukların sokaklarda yoğun bir şekilde sigara içtiklerini görüyorum. Aileleri bu çocukların sigara içmelerine izin mi veriyorlar, yoksa haberleri yok mu? Haberlerinin olmaması imkânsız. Bu çocuklar bu sigaraları kimden veya kimlerden alıyorlar? Sigara paralarını nereden ve nasıl buluyorlar? Zaman zaman büyüklerden sigara isteyen çocuklar görüyorum.

 Birkaç yıl önce bir arkadaşım, sigara içen 8-10 yaşındaki bir çocuğa, “Niye sigara içiyorsun” demiş. Çocukta peşin cevap, “sana ne demiş”. Arkadaşım da çocuğa bir tokat atmış. Sen misin çocuğa tokat atan, çocuk, babasını alıp gelmiş, adam arkadaşımın karşısına dikilmiş ve “Benim çocuğuma nasıl tokat atarsın, çocuğumun sigara içmesinden sana ne diyerek, “sigaranın parsını ben veriyorum. Çocuğuma nasıl vurursun? Seni mahkemeye vereceğim ve süründüreceğim” demiş. Tabii ki mahkemeye vermemiş. Arkadaşım da bir daha hiçbir çocuğa terbiye vermeye kalkmamış. Ona ders olmuş.

 Oysa bizim gençlik dönemlerimizde bir genç reşit çağda bile olsa sigara içerken yakalandı ve mahalle bekçisinden bir tokat mı yedi. Bu tokatın sayısı evde 2,3 katı olurdu. İşte biz böyle bir dönemde tahsil yaptık. Şimdilerde ise çocuğunuza bırakın bir tokat vurmayı, bir fiske bile vuramazsınız.  Çocuğunuzun şikâyet etme hakkı bile var.

 Aile ile çocuklar arasında kuşak çatışması var. AB Uyum Yasaları var. En önemlisi de CMUK yasaları var. İşte bu CMUK yasaları; Önce ahlaki, manevi, kültürel ve sosyal değerlerimizi sonrada, örf, adet, gelenek ve göreneklerimizi yozlaştırdı ve bu hale geldik.

  Yine gençlik dönemlerimden; Sigara içen arkadaşlarımın, bırakın en yakın akrabasının görmesini, bir büyüğü görecek diye, sigaraları avuçlarında söndürdüklerini, hatta saklayacağım diye ceket ve pantolonlarının ceplerini yaktıklarını hatırlarım. Çünkü o zamanlar saygı vardı.

 Yine üniversite yıllarımızda bile akşam ezanı okunmadan evimize girerdik. Şimdilerde gece geç saatlerde sokaklarda dolaşan 10-13 yaşında başıboş çocuklar görüyorum. Bu çocukların bazıları 4-5 kişi bir arada geziyorlarmış. Çoğunun kafaları iyiymiş. Belirli mekanlarda ve noktalarda bali, tiner çekiyorlarmış, esrar içiyorlarmış. Zaman zaman çevreden geçenlere sataşıyorlarmış. Kızlara laf atıyorlarmış. Bu tür olaylara birkaç defa bende şahit oldum.

 Bunların anne-babası yok mu? Eskiden öğretmenler ve polisler öğrencilerin gidebileceği mekânları kontrol eder onları evlerine gönderirlerdi.

 Oysa bizim kültürümüzde de vardır. Çocuğun her dediği yapılmaz. Çocuğun birilerinden korkması gerekir. Evde anne-babadan, okulda öğretmenden, çevrede polisten… Bu saygıya dayalı korkudur.

Bu çocuklar önlem alınmaz ise bir gün esrar da içer, eroin de içer… Bunları bulamayınca da hırsızlık yapar, gasp ve darp yapar. Daha da ileri giderek fuhuş yapar. Bunlar kaçınılmaz sonuçlar olur. Bu çocukların vebali kimlerin üzerindedir?

 1970’li yıllarda aileler, gece 2, hatta 3’e kadar aile çay bahçesinde otururdu. İnsanlar bu saatlerde gezerlerdi. Kimse kimseye dönüp bakmazdı. Hiçbir aile rahatsız edilmezdi. Şimdilerde ise ailenizle bile yolda yürüyemiyorsunuz. Özellikle de Atatürk Parkı’ndan geçenler etraftaki bakışlardan çok rahatsız oluyorlar.

 İnsanlar hava karardığı zaman sadece çarşı içinde dolaşabiliyorlar. İlçedeki parklarda gezerken ve otururken tedirgin oluyorlar.

 Anne ve babasının sahip çıkamadığı çocuğa, öğretmen ve polis ne yapsın? Öğretmenin bırakın bir öğrenciyi dövmeyi, azarladığı zaman bile veli, “benim çocuğumu azarlayamazsın” derse, polisin azarladığı gencin babası, “benim çocuğumu laf söyleyemezsin” derse, o toplumda asayiş ve güven nasıl sağlanır?

 Toplumun kabul etmediği birtakım davranışları birilerinin ikaz etmesi bir yurttaşlık görevi değil de nedir?    

YAZ OKULLARI YETERLİ DEĞİL

 Gençleri, zararlı mekânlardan faydalı ve zararsız mekânlara yönlendirecek faaliyetlerin iyi seçilmesi gerekmektedir. Bu nedenle de yöneticilerin bir araya gelerek, gençlere fayda getirecek aktiviteler üzerinde odaklaşması ve buna göre çalışmalar yapması elzemdir.

 İlk ve orta öğretim kurumları tatile girdiler. Üç aylık uzun tatil maratonunda öğrencilerin çok az bir kısmı tatile gitti. Bir kısmı şayet iş bulabilirse, evinin ihtiyaçlarına ve önümüzdeki eğitim ve öğretim yılı masraflarına ve ailesine katkı için çalışıp para kazanacak, Çoğunluğu da günlerini bilardo salonlarında, kahvelerde, cafeler de ve internet salonlarında geçirecek veya sokaklarda aylak aylak dolaşacak..

 Büyükşehir Belediyesi her yıl düzenli olarak, gençlerin vakitlerini iyi ve düzenli bir şekilde geçirmesi için; Sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler düzenleyerek, onların hem ailelerine, hem topluma ve hem de devlete faydalı birer insan olmaları için katkı sağlamaktadır. Bu faaliyetler ise her yıl düzenli ve mükemmel olarak yapılmaktadır.

 İlçe Kaymakamlığı geçtiğimiz yıllarda (özellikle 1999 yılından beri) olduğu gibi şimdilerde de “Yaz Okulları”na önem vermiş, bu amaçla çeşitli branşlar da faaliyetler yapmaya devam ediyor. Yaz Okulları’nın açılması fikri o yıllarda ilk kez benden çıkmıştı.

 İlçe Kaymakamlığı bu yıl futbol, voleybol, jimnastik, kick-boks, taek- vando ve eskrim dallarında yaklaşık bin öğrenciye hizmet veriyor.

 Çubuk Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü çeşitli spor dallarında: Voleybol, Basketbol, Tenis, Hentbol, Jimnastik, Güreş, Dart ve Halk Oyunları dallarında çalışmalar yapmıştı. Ve hatta eğitim dallarında da kurslar açmıştı.

 Öğrencilerin yaz tatilini en iyi şekilde değerlendirmesi için hazırlıklara başlayan Çubuk Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, ilçede yaşayan gençleri sportif faaliyetlere yönlendirerek zararlı alışkanlıklardan korumak gayesiyle düzenlediği Yaz Spor Okulu’nda bu yıl 8 ayrı branşta eğitim verecek. İlçedeki semt sahalarında futbol, basketbol, yüzme, bocce, bowling, dart, jimnastik, capoeira dallarındaki eğitimler ücretsiz verilirken, bu kurslara 12 – 18 yaş grubu öğrenciler katılabilecek.

 Çubukspor Kulübü Başkanlığı da geçtiğimiz yıllarda 7-14 yaş grubundaki gençler için “Futbol Kursu” açmıştı.

 Bu “Yaz Okulları” ilçe gençliği için yeterli değil, daha da artırılmalı..

  İlçemizde, sahipsizlik, ilgisizlik ve işsizlik sonucu; madde bağımlıları artmakta, gençler zararlı mekânlara gitmekte veya itilmekte, buna paralel olarak da ilçenin asayiş ve güvenliği hala sorun olmaya devam etmektedir. Bunun sonucu da sıcak Yaz günlerinin başlamasına rağmen insanlar akşamları dışarı çıkıp gezememektedirler.

 İlçe sathında 22 park var. Fakat parklar da güvenlik sıkıntısı var. Özellikle Yeşil Çubuk Parkı’nda güvenlik yok. Böyle olunca da halktan buraya rağbet yok. Önceleri buranın emniyet ve güvenliğini Çubuk Belediyesi sağlıyordu. Şimdilerde buranın emniyetini, İlçe Emniyet Müdürlüğü sivil ve gezici ekiplerle sağlamaya çalışıyor.

 İlçe Emniyet Müdürlüğü kısıtlı olan personel, araç ve gerece rağmen asayiş ve güvenlik konusunda elinden geleni yapmaya çalışıyor. Hızla göç alan ve nüfusu 100 bine yaklaşan ilçemizde İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı en az 5 karakol kurulması gerekir.

UNUTMAYINIZ Kİ ! SİZİN ÇOCUĞUNUZ DA MADDE BAĞIMLISI OLABİLİR

 Sizin çocuğunuz da, madde bağımlısı olmayacak diye bir ayet yok. Şayet çocuğunuz sigara içiyorsa çevre ve arkadaş etkisi ile esrar, eroin veya kokain gibi maddeleri de zamanla kullanacaktır. Önlem alınmazsa bu kaçınılmazdır. Bu konuda dikkatli olmalısınız.

 Unutmayınız ki bir gün sizin çocuğunuz da sorunlu çocuk (madde bağımlısı) olabilir. Olmaz olmaz demeyin.. O zamanda iş işten geçmiş olur.

 İlçede önlem alınması için ille de bir bürokrat çocuğunun madde bağımlısı olması mı gerekir?

 Bu konuda olayı küçümseyip önlem almayan yetkilileri tekrar uyarıyorum. Ne olur bu çocuklara sahip çıkın..

 Yetkilileri ve duyarlı vatandaşları göreve davet ediyorum. Yoksa yarın çok geç olabilir.

 Gençlerine sahip çıkmayan yöneticiler unutulmaya, bir müddet sonra da silinmeye mahkûmdurlar. Hemen her branşta açılacak olan Yaz Spor Okul’larının ciddiyet içinde bir an önce başlaması; Gençlerin kötü alışkanlıklardan kurtulması için bir amaç ve araç olacaktır. Bu da İlçeye huzur ve güveni getirecek, insanlar bir arada ve mutlu bir şekilde yaşamlarını idame ettireceklerdir.

 İlçe gençliği bir takım mihraklar tarafından uçuruma sürüklenmektedir. En kısa zamanda kalıcı ve etkili önlemler alınmalıdır. Bu amaçla; Gençler için zararlı olan mekânlar emniyet ve zabıta güçleri tarafından bilinmektedir. Bunlar düzenli olarak kontrol edilmelidir.

UNUTMAYINIZ Kİ !.. EN BÜYÜK YATIRIM GENÇLİĞE YAPILAN YATIRIMDIR.

HABERE YORUM YAP

HABERE YAPILAN YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.