ÇILDIRTAN KAPİTALİZM, UYUŞAN TOPLUM
Hasan DOSTAY
Günümüz uygarlığına, içimden uygarlık demek pek gelmese de, insan olmamız bu tanımı gerektiriyor galiba.
İnsan deyince düşünüyorum. Düşünen, konuşan, yazan, üreten yeryüzünün efendisi, en mükemmel yaratılmış, çağlar boyunca inanılmaz keşiflerde bulunan ve nihayet bu keşiflerle küresel düzlemde kendini yok etme noktasına gelmiş… Evet Biyolojik silahlarla birbirimizi öldürmeye başladık bile, önce Hiroşima da, şimdi Filistin de ve bilmediğimiz bir çok yerde bu oldu. Ancak içler acısı olan bu değil, çıldırtan kapitalizm ile uyuşan toplum.
Bildiğim kadarıyla, yıllar önce kapitalizm dediğiniz zaman acaba komünist mi diye düşünen insanların varlığı oldukça fazlaydı. Çünkü kapitalizm ve reklam kirli yüzü ile bu kadar aşikâr anlatmıyordu kendini, çünkü yaptıkları terbiyesizce geliyordu insanlara ve utandırıyordu. Şimdi gurur duyduruyor! Özendiriyor! Markalar, reklamlar ve havalı olmak diye bir cehalet, gençlerin, çocukların körpe beyinlerine hüküm sürüyor, durduramıyoruz!
Sokağa çıktığım andan itibaren karşı bakkalın kapısında asılı duran açık saçık bir dizi kahramanı kadın, selamlıyor beni, işyerinde zorunlu internet kullanımı onlarca marka giyen kahraman, Bilbordlardakiler v.s. Kahraman dediysem uçuşan kahramanlar, sinek gibi hayatımızın parçaları. Zaman zaman öldürüyoruz içimizde, ama hiç bitmiyorlar. Etrafta mala mülke düşkün insanlar boğuyor, her yerden bu düşünceler uyuşturuyor benliğimizi, beynimizi, işin içinden çıkamamadan 30 yaşında, 40 yaşında, 50 yaşında buluyoruz kendimizi…
Evet maalesef çoğunluğumuz böyleyiz. Düşünüyorum da en son ne zaman üretici bir konuşma yaptım, insan sıcaklığında ve zevk aldım bundan, üniversite yıllarında belki, saf duygularla çözümler arıyorduk kirli dünyaya. Şimdiler de varsa yoksa güzel araba, güzel elbise, güzel ev, güzel manzara, güzel kız, güzel erkek, vb güzellikler, hayati öncelikler… Bir şeyler yapmak gerek.
İlke koymak gerek, bazı akşamlar kapatmak TV’yi, yada bilgisayarı, gazetemizi seçmek nadide çiçekler gibi biraz zaman harcamak yaşama gereksiz bilgiye düşünceye ve reklama karşı. Okuma saatlerini çoğaltmak ve şükür etmek yaradan verdiği nimetlere mal düşkünlüğüne karşı…
18 Ağustos 2010